Tetikten önce ölen vicdan
Bu nasıl bir duygu körlüğü, nasıl bir vicdansızlık, nasıl bir merhamet yoksunluğudur ki insan, aynı canlının nefesini söndürürken yüreğinde en ufak bir sızı bile hissetmez?
Bu nasıl bir duygu körlüğü, nasıl bir vicdansızlık, nasıl bir merhamet yoksunluğudur ki insan, aynı canlının nefesini söndürürken yüreğinde en ufak bir sızı bile hissetmez?
Geçtiğimiz günlerde Van’ın göbeğinde yaşanan o vahşet… İnsanoğlunun evladı yerde can çekişirken, katilin gözünü hiçbir şey bürümemiş; silahını tekrar tekrar doğrultup acımadan, düşünmeden, utanmadan tetiğe basmış.
Bu manzara bir anlık öfke değil; bu, toplumun iliklerine kadar sızmış, adeta kök salmış kanlı bir kabulleniş, hunhar bir alışkanlık hâline gelmiş cinayet zincirinin yeni bir halkasıdır.
Ne yazık ki mesele yalnız Van’ın değil; ülkenin dört bir yanında, şehirde köyde, sokağında caddesinde aynı kara tabloyu görüyoruz. Her geçen gün yeni bir ölüm, yeni bir silahlı saldırı, yeni bir cana kast haberi duyuyoruz. Toplumun sinir uçları körelmiş, şiddet sıradanlaşmış, silah taşımak adeta bir “erkeklik vesikası” hâline gelmiş.
Oysa çok değil, bundan on yıl önce sokaklarda polislerin düzenli asayiş uygulamaları yapılır; kimin üzerinde ne var ne yok kontrol edilir, silah ve benzeri tehlikeli unsurlar toplatılırdı. Güvenlik güçleri köy demeden, kasaba demeden, şehirlerin arka sokakları demeden ev ev dolaşır; suçun kaynağını daha doğmadan kurutmaya çalışırlardı.
Bugünün Türkiye’sine bakıyoruz:
Evlerde, sokaklarda, düğünlerde, hatta çocukların elinde bile silah görmek mümkün hâle geldi.
Bu nasıl normalleşti?
Kim bu silahları temin ediyor?
Nereden geliyor?
Nasıl oluyor da her isteyen kolayca erişebiliyor?
Bunun cevabı belli: Boş bırakılan alanı suç doldurur. Denetimsizliğin olduğu yerde hoyratlık, caydırıcılığın olmadığı yerde cüretkârlık yeşerir. Devlet otoritesi gevşedikçe, insan canına kast eden gözü karalık kendine daha geniş bir meydan bulur.
Bir kavga anlık bir duygu patlaması olabilir; fakat öldürmek bir duygu değil, ruhun kararmış hâlidir. Hayvanî içgüdünün bile daha altına düşmüş bir körleşmedir. Bu, tedbirle, denetimle, cezayla, caydırıcılıkla engellenebilecek ciddi bir toplumsal yaradır.
Ez cümle…
Devletimizin artık bu meseleye “münferit olay” muamelesi yapmadan, ülke çapında silahsızlanmayı hedefleyen köklü bir politika başlatması elzemdir. Bu yalnız bir güvenlik meselesi değil; toplum huzurunun, sokakların, çocuklarımızın geleceğinin meselesidir.
Sıkı denetim, sert yaptırım, etkin kontrol uygulanmadığı sürece bu vahşetin ardı arkası gelmeyecek; bugün öldüren yarın örnek alınacak, yarın öldüren ertesi gün çoğalacaktır.
Silahın gölgesinde büyüyen bir neslin geleceği karanlıktır.
Toplumun kalbine saplanan bu paslı hançeri çıkaracak olan da ancak devlet iradesidir.
Vakit geçmiştir; fakat geç kalınmış her adım, bir cana daha mal olacaktır.
0 Yorum
Yorum Gönder
Trend Haberler
Yazarlarımız
Editörün Seçimi
Anket
Anket Sonucu
Soru:
() Oy -
() Oy -
() Oy -
() Oy -
() Oy -
Toplam Oy Kullanıldı
Sosyal Medyada Biz
E-Bülten Aboneliği
E-Bülten Aboneliği Yaptığınız Zaman Son Gelişmelerden Anında Haberdar Olursunuz.!
Benzer Haberler
Tetikten önce ölen vicdan
NevKayDer’de yönetim görev dağılımı sonrası üyelerle istişare yaptı
Bedirhanoğlu’nun zor sınavı
Van’da Rojin için Adalet Yürüyüşü: “Her dosya bir hayattır”
Ağrı’da Gasp Dehşeti: 14 Yaşındaki Öğrenci Okul çıkışında öldüresiye darp edildi
Van Gölü’nde 3000 Yıllık Urartu Kalesi Keşfedildi
Evlilikleri zorlaştıran şatafatlı düğünlere karşı Aşirettten tarihi adım
Van’da Yüzyılların Sanatı: Ceviz Ağacı İşlemeciliği